Bir Kasket, Bir Çakmak - Yüreklerimizde ince sızı


101 yıl ....oysa anılar,anlatılanlar, minderlerin üstünde dinlediğimiz memleket öyküleri dün gibi. Ne ara büyüdük biz.. oysa kapı önünde Zehra ninemin "Hu komşu sütlaç yaptıydım kızlar dağıtıversin" sözü sanki birkaç saat önce söylenmiş gibi kulaklarımda.. O tertemiz badana boyali bahçe, tenekelerdeki ćiçekler, Ahmet dedemin askıya asılmış kasketi o kadar canlı ki hala yürek gözümde...o bembeyaz çamaşırlar gibiydi yürekleriniz.. .Nenemi ziyaretten dönerken aşagiya sallana sallana yürüdüğüm sokak hala duruyor 101 yıla inat.. Salih dedem manavda olurdu hep biz dönerken yan otururdu sandalyeye..koşardım hemen,"Dedeciğim ben geldim "diye.Gülümseyerek karşılardın beni.Ama hep hüzünle bakardı gözlerin..küçük yaşta memleketinden koparılıp ailenle geldiğin bu adada yuva kurup baba olmussun..memleket hasretine birde evlat acisi eklermisin..nasil hüzünlü bakmasin ki o mavi gözlerin.."Müstahsil Manav" yazardi manavin tabelasinda.Her seferinde sorardim "Müstahsil ne demek dede"diye."Üretici, kendimiz ürettiğimiz ürünleri satıyoruz"derdin.Evet hep çalışıp ürettiniz. Çalışkan ve üreten insandır mübadiller. Şimdiki gibi ülkemize gelen hazir yiyiciler degil. Kuşadası'nı muhacirler, mübadele ile gelenler bereketlendirir. Evlerinden gelirken yanlarında getirdikleri fidanlari bile diken benim güzel insanlarım.. Yorulmak nedir bilmeyen, hep çalışan, üreten benim güzel Atalarım. ..Selamlaşırdık dedemin komsu esnafıyla. hepsi mübadildi. Eve gelince yemek telaşı başlardı.. Bir hazirlik..hele yazsa aman aman kulaklı çorba, bolama veya fodula ekmek..ama mutlaka bir kab komşuya gönderilirdi.. Yardimlasma, komşusunun yemeği olsa bile"kokmuştur" diye gönderilen bir sevgi tabaği.. .sonra kahve ve sohbet başlardi. En sevdiğim. Kahvenin yaninda yandan basmali ćakmağinla yaktığın o ilk sigaradaki duman.. benim ćakmağa basamayan zayıf parmaklarımla "Dede ben yakcaktim" deyisim. Şu an o ćakmak avuclarimda ve artik basabiliyorum ama artik yanmıyor ki. Hep eskiler, memleketteki komsular, mübadelede gelişteki çekilen zorluklar. Masal gibi dinlerdim. Bazen gözüm duvarda asılı Veli dedenin resmine takılırdı.. Çok heybetli gelirdi. Gelisini karısının ölümünü,sonra 4 cocukla kalisi ve mecburen yeniden evlenmesini yine sorardim anneanneme. Yeniden hayat kurmak..5 cocukla hayata devam etmek... O cussen o heybetli görünümüne rağmen kalbinin ne kadar yorulduğunu simdi cok iyi anlıyorum. Aslında en zoru sen ve senin gibi memleketlerinden Gülcemal vapuruna bindirilip getirilen ilk kuşak mübadiller çekti be Veli aga.Kimbilir ne zordu o gelis.Bizler sadece anlatılanları biliyoruz ,sizler yaşadınız herseyi.Aclik,hastalik,eşin çocuğun sorumluluğu ve bilinmeze yapilan yolculuk.. Iste simdi gelişinizin üzerinden 101 yıl geçmiş.Bu 101 yılda Türkiye'nin birçok yerine gönderilen ve gittikleri yeri bereketlendiren sevgili muhacirler... Günümüzde birçok yerde Mübadil topluluklari ve mübadil evleri var. Bizimde Kuşadası'nda bir Mübadil evimizin olduğu gibi. Orada bir çok eşyalarımız var bize emanet edilen..geçmişimizden gelen anılarımızla,hikayelerimizle ve bir avuć mazimizle... Mübadele evimizin merdivenlerinden çıkarken Zehra annemin beni karşılayan resmi....Veli Aga nin heybetli durusu,Salih dedemin hüzünlü bakan gözleri ve odadaki asılı kasket ,avuclarimda eski bir cakmak var.. Yüreğimde 101 yıldır dinmeyen bir sızıyla... 30 ocak 2024 yeşim/ada


Bir Kasket, Bir Çakmak - Yüreklerimizde ince sızı Bir Kasket, Bir Çakmak - Yüreklerimizde ince sızı Reviewed by Kuşadası Mübadele Evi on 13:40 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.