Bir Kasket, Bir Çakmak..
BİR KASKET,BİR ÇAKMAK...
YÜREKLERİMİZDE İNCE SIZI...
Yeşim AKINCI
100 yıl olacak 2 yıl sonra....oysa anılar,anlatılanlar, minderlerin üstünde dinlediğimiz memleket öyküleri dün gibi.
Ne ara büyüdük biz..
Oysa kapı önünde Zehra ninemin"Hu komşi sütlaç yaptiydım kızlar dağıtıversin"sözü sanki birkaç saat önce söylenmis gibi kulaklarımda..
O tertemiz badana boyali bahçe,tenekelerdeki ćiçekler,Ahmet dedemin askıya asılmiş kasketi o kadar canlı ki hala yürek gözümde...o bembeyaz çamaşirlar gibiydi yürekleriniz..
.Nenemi ziyaretten dönerken aşagiya sallana sallana yürüdüğüm sokak hala duruyor 98 yıla inat..
Salih dedem manavda olurdu hep biz dönerken yan otururdu sandalyeye..koşardım hemen,"Dedeciğim ben geldim "diye.Gülümseyerek karşılardın beni.Ama hep hüzünle bakardı gözlerin..küçücük yaşta memleketinden koparilip ailenle geldiğin bu adada yuva kurup baba olmussun..memleket hasretine birde evlat acisi eklemissin..nasil hüzünlü bakmasin ki o mavi gözlerin.."Müstahsil Manav" yazardi manavin tabelasinda.Her seferinde sorardim "Müstahsil ne demek dede"diye."Üretici,kendimiz ürettiğimiz ürünleri satiyoruz"derdin.Evet hep çalışıp ürettiniz.Çalıskan ve üreten insandir mübadiller.Şimdiki gibi ülkemize gelen hazir yiyiciler degil.
Kuşadası'nı muhacirler, mübadele ile gelenler bereketlendirdi. Evlerinden gelirken yanlarinda getirdikleri fidanlari bile diken benim guzel insanlarim.Yorulmak nedir bilmeyen,hep ćalışan,üreten benim guzel atalarim.
..Selamlasirdim dedemin komsu esnafiyla. hepsi mübadildi.
Eve gelince yemek telaşı baslardi. Bir hazirlik..hele yazsa aman aman kulaklı çorba, bolama veya fodula ekmek..ama mutlaka bir kab komşuya gönderilirdi. Yardimlasma,komşusunun yemeği olsa bile"kokmuştur"diye gonderilen bir sevgi tabaği..
.sonra kahve ve sohbet başlardi.En sevdiğim.Kahvenin yaninda yandan basmali ćakmağinla yaktığin o ilk sigaradaki duman..benim ćakmağa basamayan zayıf parmaklarimla"Dede ben yakcaktim" deyisim. Şu an o ćakmak avuclarimda ve artik basabiliyorum ama artik yanmıyor ki.
Hep eskiler,memleketteki komsular,mübadelede gelişteki cekilen zorluklar.Masal gibi dinlerdim.Bazen gözüm duvarda asılı Veli dedenin resmine takılırdi.
Cok heybetli gelirdi. Gelisini karısınin ölümünü, sonra 4 cocukla kalisi ve mecburen yeniden evlenmesini yine sorardim anneanneme.Yeniden hayat kurmak..5 cocukla hayata devam etmek...
O cussen o heybetli görünümüne rağmen kalbinin ne kadar yorulduğunu simdi cok iyi anlıyorum.
Aslında en zoru sen ve senin gibi memleketlerinden Gülcemal vapuruna bindirilip getirilen ilk kuşak mübadiller cekti be Veli aga. Kimbilir ne zordu o gelis. Bizler sadece anlatilanlari biliyoruz,sizler yaşadıniz herseyi. Aclik,hastalik,eşin çocuğun sorumluluğu ve bilinmeze yapilan yolculuk..
Iste simdi gelisinizin üzerinden 98 yıl gecmis. Bu 98 yılda Türkiye'nin bircok yerine gönderilen ve gittikleri yeri bereketlendiren sevgili muhacirler...
Gunumuzde bir cok yerde Mübadil topluluklari ve mübadil evleri var.
Bizimde Kusadası'nda bir Mübadil evimizin olduğu gibi.
Orada bir cok esyalarimiz var bize emanet edilen..geçmisimizden gelen anılarımızla,hikayelerimizle ve bir avuć mazimizle...
Mübadele evimizin merdivenlerinden cıkarken Zehra nenemin beni karsılayan resmi....Veli Aga nin heybetli durusu, Salih dedemin huzunlu bakan gozleri ve odadaki asılı kasket, avuclarimda eski bir cakmak var..
Yüregimde 98 yıldir dinmeyen bir sızıyla...
30 ocak 2021
yeşim/ada
Hiç yorum yok: