ALAÇAM MÜBADELE MÜZESİNDE...04.09.2012
ALAÇAM MÜBADELE MÜZESİNDEYİZ…
Aydın’dan Samsun’a gelirken yaptığımız plan gereğince ilk fırsatta Alaçam ilçemizdeki Mübadele Müzemizi ziyaret edecektik. Samsun Mübadele Derneği Başkanı Salih Meriç’ten Bayram günü tatili olmasına rağmen müzenin açık olduğunu öğrendik.Oğlum Barış’ın düğün telaşı ve yorgunluğunu atar atmaz Silahlı Kuvvetler ve Zafer Bayramı günü olan 30 Ağustos’ta, diğer oğlum Uğur ile beraber Alaçam’a hareket ettik. Güzel havanın avantajı ile yol boyunca ilginç bulduğumuz birkaç yerde molalar verdik.Bu yerlerden birincisi Alaçam-Bafra arasında az da olsa halen tarımı yapılan dünyaca ünlü Bafra tütün üreticilerimizden birisinin yol kenarındaki evi idi.Şu anda kurutma aşamasında sergide olan ve dedelerimizin de yıllarca bin bir emekle ürettikleri tütünlerin bu günkü durumlarını inceleme ve üreticimiz ile sohbet etme fırsatı bulduk.Böylece ziraat mühendisi olarak görev yaptığım yıllardaki çiftçi ziyareti çalışmalarımızı anımsadım.Diğer bir molamızı ise gene yol kenarındaki çeltik tarlasında verdik.Şu anda henüz hasadı başlanmamış olan çeltiğin ‘’pirinç’’olma öyküsü , çeltiği il defa gören eşim Filiz’e çok ilginç geldi. Nihayet daha önce de ziyaret ettiğimiz güler yüzlü ,yardımsever insanları ve Mübadele öncesi Rumlardan kalan konakları ile ünlü Alaçam ilçemize vardık.
Ülkemizin İstanbul Çatalca’daki Mübadele Müzesinden sonra 2. Mübadele Müzesi olma özelliğine sahip müzemizi gezmek için sabırsızlanıyorum ve çok heyecanlıydım.Kent içindeki sokak ve tarihi konakları daha sonra görmek üzere doğruca Alaçam Mübadele Müzemizin kapısında bulduk kendimizi.Daha önce geldiğimizde bina olarak restorasyonu tamamlanmış halde gördüğümüz müzenin giriş katında görevli odası ve kitaplık,kütüphane olarak düzenlenen diğer bir oda daha bulunmaktadır.Kütüphane odasında müze gezimizin sonunda mola vermek üzere bağışlayıcıların hediye ettikleri ve Samsun Mübadele Derneğinin de katkılarıyla tanzim edilen materyallerin sergilendiği üst kata çıktık.Merdivenin başında bizi iki kişi karşıladı,Mübadil köylü giysileri içindeki bu kişiler sanki rahmetli dedem ile ninem gibi geldiler bana.O kadar canlı yapılmış maketler ki gerçekten yapanların ve onlara bu otantik giysileri giydirenlerin ellerine sağlık diliyorum.Bu katta sergilenen Mübadil insanlarımızın ürettikleri ve o zamanlarda kullandıkları eşyalardan oluşan tüm materyalleri tek tek inceledik.Arada ‘’Çalı Harmanı’’ mübadele romanı yazarı Akın Üner’in derlediği Mübadele öykülerinden bazıları sergilenmiş.Onları da okumadan geçmedik.Her birinde ayrı bir yaşanmış hüzünlü hikayeler vardı.Müzeyi gezen herkesin bu öyküleri okumasını tavsiye ediyorum.Müze görevlisi Ayhan Çırak’ın rehberliği ile müzemizi gezmeyi sürdürdük. Bu ortamı daha fazla teneffüs etmek istiyor ve mekandan bir türlü ayrılmak istemiyordum nedense. Müzenin bu katında adeta buğday harmanında dönen ‘’döğen’’gibi döndüm durdum.
Alt kata indiğimizde kitaplık olarak düzenlenen odada Ayhan beyin ikram ettiği çaylarımızı yudumlarken ,müzeyi ziyaret edenlerin incelemeleri için özel olarak hazırlanan fotoğraf albümlerine bakmaya başladık.Rahmetli ninemin elleriyle dokuduğu ve annemin bana verdiği yünden yer yazgısını müzeye bağışlamış ve üst katta sergilenen bu objeyi görmenin mutluluğunu yaşadıktan sonra burada da hoş bir sürpriz ile karşılaştık.Albümlerin sayfaları arasında benim 1982 yılında Samsun’daki evleri önünde fotoğraflarını çektiğim dedem ve ninemin resimleri vardı.Mübadelenin tüm acılarını yaşamalarına karşın ömürlerinin son yıllarında yine de sevecen güler yüzleriyle bize bakıyorlardı.Duygulanmamak mümkün mü? İster istemez gözlerim doldu.Allah her ikisine ve diğer tüm ölenlerimize rahmet eylesin,mekanları cennet olsun inşallah.Sürpriz bununla da kalmadı.Albümlerin diğer sayfalarında bu defa Aydın Mursallı’dan arkadaşım Kazım Özer’in de dedesi Kazım Özerkaya’nın siyah beyaz elle rötuşlanmış fotoğrafı karşımıza çıkmaz mı?Bu fotoğrafı Kazım beyin evinin duvarında görmüştüm.Sanıyorum kardeşi Fikret Özer tarafından burada sergilenmek üzere gönderilmiş.Bundan Özer aileleri de mutlu olacaklar ve en kısa zamanda Alaçam Mübadele Müzesini ziyaret etmek isteyeceklerdir.Yeri gelmişken bir konuya dikkat çekmek istiyorum.İçinde bulunduğumuz bu kitaplık Mübadele konulu her türlü kitap bağışlarınızı bekliyor.Zira rafları şu anda bomboş.Müze görevlisi Ayhan beyle bu konuyu görüştüğümüzde özellikle günümüzün yaşayan kitap yazarlarının imzalayarak göndereceği kitaplarını ‘’Mübadele Müzesi-Alaçam/Samsun ‘’adresine gönderebilecekleri konusunda mutabık kaldık.Şu anda Mübadele ve göçler konusunda yazılmış roman ,belgesel ve bilimsel olarak yazılı 76 adet kitaba sahip olan birisi olarak ben de elimden gelen yardımı yapma sözü veriyorum.Sanıyorum yüz yüze tanıştığımız, kitap fuarlarında ve imza günlerine kendilerinden kitaplarını aldığım değerli yazarlarımız da bu dileğime kayıtsız kalmayacaklardır.Kendilerine şimdiden en içten selamlarımla,teşekkürlerimi gönderiyorum.
Müzeden ayrıldıktan sonra kısa bir Alaçam şehir turu yapıyoruz.’’Drama Köprüsü’’nden geçiyoruz ve bu beldeye has ‘’Kasap köfte’’mizi yemek üzere şehir meydanındaki köftecilerden birinde yemek molamızı veriyoruz. Şehirden ayrılmadan önce Alaçam Mübadele Derneğini de ziyaret ediyoruz.Burada, daha önceki gelişimizde bize büyük ilgi gösteren Alaçam Belediyesi Yazı İşleri Müdürü Sinan beye rastlıyoruz ve kısa bir sohbet ve çay ikramının arkasından buralara kadar gelmişken ‘’Geyikkoşan Mesire Alanı’’na gidiyoruz.Alaçam’a 5 km mesafede deniz kenarındaki bu alanı buralara gelen herkesin muhakkak görmesini öneriyorum.Uzun süreli tatil yapmak isteyenler için ‘’Öğetmenevi’’tesisleri de denize sıfır konumu ile misafirlerini bekliyor.
Böylece çok güzel ve aynı zamanda çok anlamlı bir bayram gününde yaptığımız Alaçam ziyaretimizin sonuna geldik ve hava kararmak üzereyken Samsun’a dönüyoruz.Her zaman Aydın ve Ege bölgesinden haberler yazıyordum bu defa memleketimi ve Alaçam Mübadele Müzesini görmek ve gezmenin mutluluğu ile duygularımı aktardığımı sanıyorum.
Yeni bir haberde görüşmek üzere,selam ve saygılarımla..
Hüseyin YILMAZ 04.09.2012 Samsun
Hiç yorum yok: